11 Aralık 2009 Cuma

Ritüel Savaşlar

         Hepsi Tanrı'nın birer karakteristik özelliğini yansıtan insanoğlunun kendi soy ağacından yukarıya tırmanmak istemesiyle başladı tüm bu ilkel davranışlar. İnsanoğlunun yaradılışında en büyük hatası olan Tanrı'nın tüm bunlar yetmezmiş gibi aptal kullarına akıl vermesiyle doğada saklı olan sırlar yüzünden medeniyet denilen insanlığa hükmetmiş bir ''Big Brother''ın insanlığa içten içe kötülük aşılamasıyla eskiden beri varolan tüm kötülükleri Pandora'nın Kutusu'ndan çıkararak tüm insanlığı ve dünyayı sarmış sorunların doğmasına neden oldu.

         Çıkarlar doğrultusunda ''doğru davranma'' yetisini kaybetmiş insanların hayatta kalabilmeleri için bir ''savaşçı'' olarak birbirlerine karşı yaşamlarını sürdürmeleri monoteistik konsepte uygun olan, her şeyden üstün ve hiçbir şeye benzemeyen Tanrı'nın kendisi hakkında bir ''nosyon'' edinmemiz için insanlığa karşı oynamış olduğu bir oyundur. Kutsal dinlere göre yaratıcısının küçük bir kopyası sayılan insan, tüm benliğini saran egosunu doğru kullanma adına yapmış olduğu deneyler, savaşlar yeryüzünde yaşamlarını sürdürmeye çalışan aciz canlılar - insanlar - için değil;  sadece kendi meraklarını gidermeye çalışan egoistik bilim insanlarının beyin gücünden başka birşey değildir.

        Bırakın, evrensel olaylara dahil olmuş insanlardan bahsetmeyi, günlük yaşantımızda bile üzerinde yaşadığımız dünyanın en büyük zavallısı olan sıradan insanların ''termit'' olduklarından haberleri olmadan kendilerini yaratan Tanrı'nın, tanrısal ve spiritüel güçlerini almış bir şekilde karşımıza çıkmaları veya davranmaları bile sinir bozucu. Herkes birbirleriyle yarışır bir şekilde yaşamlarını sürdürmeye çalışıyor, oysa koca bir oyunun içinde olduklarının farkında değil hiçbirisi. Korkularından iktidara - Tanrı'ya -  köle olan, egolarından ise başka bir tanrı yaratan çelişkiler yumağı insanlara, dışarıda farklı durumlarda, konumlarda ve mekanlarda rastlıyoruz. Kimileri toplumun belli bir noktasından ayrılıp daha üst topluma ait olurken; kimileri ise alt toplumda kendi benliklerine isyan ediyorlar içinde bulundukları yoksunluktan . Konu, kahkahalar eşliğinde stabilize olan sokaklarda ayaklarında ve üstlerinde pahalı ayakkabı ve kıyafetlerle yürüyen insanlarsa bu durumda politika yapabilirim. Kendi duygularının kölesi olan insanlar, zaferleri ve gücü kendilerine bağlayarak Tanrı'nın, kendilerini yarattığı için pişman olduğu topluluktan öteye gidemedi hiçbir zaman.

         Bireysel olarak iyi yaşama isteğinin vermiş olduğu hırs ve çizgisel yaşamdan haz alma duygusundan öteye gidemeyen bir ideye sahip bu insanlara anlatacak hiçbir şeyim yok, bu durumda bence, siz de ümitlenmeyin. ''Huylu, huyunu teneşirde bırakırmış'' sözü, kusursuzluğun mükemmel tamamlayıcısı olan kusurun, imkansızlıktan öteye gidememesinden başka birşey değildir. Birbirinizi ezmeyin, ön plana çıkmak için karada çırpınan bir balık gibi çırpınmayın, doğanıza uygun yaşayın.

         Ha, bu arada tüm bu davranışlarınızın nedenini bağladığınız o ''parlak'' olacağını düşündüğünüz geleceğiniz için de endişe etmeyin; çünkü kendisi henüz ortalarda yok.


    

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder